Blog Arşivleri

YENİ BİR HAYAT STAR TV 1.SEZON 2. BÖLÜMDEN ÇARPICI KARELER

KONU:The Biggest Loser Türkiye adı altında Yurt dışından yapım- yayın hakları satın alınmış olan Obez ve Morbid Obezlerin zor koşullara dayanıklılıklarının yanı sıra, ne pahasına olursa olsun, en çok kilo vermelerini temel alarak, obez ve morbid obez yarışmacıların elenmeleri veya kazanmaları usulüne dayanan, kısmen canlı yayınlanacak programınıza yönelik, Derneğimizin Uyarı ve Durum Tespitidir!

OMDER olarak, programınız yayına girmeden önce, aşağıda sıraladığımız konulara yönelik olarak farklı algı ve yaklaşımların her türlü sebep ve sonuç ilişkilerinin yanı sıra, program sonrasındaki süreçte yaşanacak travma ve intiharla sonuçlanabilecek psikolojik çalkantıların da göz önünde bulundurulmasının uyarısını yapmakla birlikte,sorumlulukları hatırlatarak gözden kaçırılmamasını talep etmekteyiz.

OMDER olarak, bu talebimiz, tamamen yaşanmış gerçeklere uygun, bilimsel verilere dayandırabileceğimiz hukuksal boyutu da içermektedir!

Obezite; ciddi, çok yönlü ve kompleks bir sağlık sorunu olmakla birlikte, bir çok zafiyetler içeren zayıf bir yana da sahiptir. Sosyal ve psikolojik baskıyla zayıflama isteği duyan obez bireyler bu yöndeki eylemlerinin bilinçaltı zorlamaları ile yaşadıkları zafiyetleri sonucunda, bazen ölüm de dahil olmak üzere her türlü riski göze almaktadırlar.

Hal böyleyken,  yarışma çerçevesinde obez bir yarışmacının The Biggest Loser programında kendi adına sağlık risklerini üstlenmek üzere imza ile sorumluluk alması, gizlilik sözleşmesi imzalaması, konuşma yasaklarının getirilmesi, insan zafiyetine dayanmakta olup, yasal olarak yeterli ve geçerli değildir.

 

İrade kavramının obezite veya obezler ile bir arada kullanılması en büyük yanlıştır! EK 1’DE YER ALAN AÇIKLAMADAN DA GÖRECEĞİNİZ GİBİ Ne yeme içme boyutunda, ne de fiziksel performans alanında irade, farklı yaklaşımlarla ele alınsa bile bir arada kullanılamaz! Böyle bir yaklaşım, obez bireylerin manipülasyona açık ruhsal durumunu suistimal etme, fizyolojik gerçeklikleri göz ardı etme, kısacası insan sağlığını bilinçli riske atıp ticari anlamda araç olarak kullanmaya kalkışmak ile eş anlamlıdır. Her biri diğerinden daha vahim, insanı rencide edecek bu yaklaşımlar tarafımızca onaylanmamaktadır. Asla da onaylanmayacaktır.!

The Biggest Loser öldürüyor!

Resmi istatistiksel verilere göre %72 oranında ki kilolu veya obez Türkiye Halkı’nın yaşamakta olduğu fiziksel ve duygusal-ruhsal acıların gerisinde akıtılan gözyaşlarının sergilenmesi ve beyaz camda kirlilikle sunulması,  suç teşkil edecektir! Toplumun büyük çoğunluğunu oluşturmasına rağmen ruhsal – duygusal yorulmuş ve zayıf kalmış insanların gözyaşları, birilerine ticari çıkar sağlamak üzere reyting konusu yapılamaz!

OMDER olarak yıllardır özenle üzerinde çalıştığımız ‘obeziteye yönelik doğru bakış açısı’ medya etkisiyle kurumsal ticari çıkarlar uğruna, bilinçli veya bilinçsiz yanlış mesajlar ve imajlar giydirilerek yıkılamaz!  Obeziteyle ilgili yanlış mesaj ve imajlar konusunda ısrarlı olunması halinde, yetkililere sorumluluklarını hatırlatmanın yanı sıra, dernek olarak konunun takipçiliğinde ve sorumluluğumuzu yerine getirmekte sonu nereye varırsa varsın, ısrarlı olacağımızın bilinmesini isteriz.

 

Formatı itibariyle, yarışmacı obezler arasında belli kıstaslarla elemeler yapılması ciddi sorunları beraberinde getirmektedir ve bunların yaşanılması kaçınılmazdır. Fiziksel veya ruhsal travmalar, yarışmalar sürecinde tezahür etmese dahi, sonrasında daha sıklıkla ve daha derin oluşması kesindir. Yurt dışı uygulamalarda bu yönde çok açık yaşanan sorunlar mevcuttur. Ruhsal, duygusal travmaların bedene de yansıyan rahatsızlıklarını yaşayan, Verdikleri kiloların çok daha fazlasını geri alan, ruh sağlığı ve fizyolojisi tamamen bozulmuş, hastanelik olmuş, pek çok örnek gösterilebilir.(EK-2)  Burada ifade etmek istediğimiz açıklıkla şudur ki;

Bu programın ardından program katılımcıları adına ölüm ve intihar olayları yaşanması dahi çok muhtemeldir. Bir, üç ve beş yıllık katılım sonrası yaşanması muhtemel travmaların sorumlularını şimdiden açıklamayı ve obezite’nin bir reyting aracı olamayacağını da bu gün itibariyle açıklayarak zaman varken; yanlış atılan adımların düzeltilmesinin etik anlamda da gerekliliğini vurgulamak, en öncelikli sorumluluğumuzdur.

The Biggest Loser, Türkiye için bir tehdit unsuru.

OMDER olarak uyarılarımız dikkate alınmaz ve elemeler sırasında ve sonrasında, travmalara ve yaşamsal tehlikelere varan durumlar yaşanırsa, bunun adı televizyon programı olamaz!

OMDER olarak yeniden ve yine uyarıyoruz, programınızın ardından, katılımcılar arasında ölüme teşebbüs olayları olması olasılığı çok yüksektir. Olması hiç arzu edilmeyen bu durumda sorumluluk yapımcı firma ve yayını kabul eden yayımcı kuruluşundur.

EK 3’DE YER ALAN AÇIKLAMADAN DA GÖRECEĞİNİZ GİBİ, sıraladığımız  tüm yaklaşımlar ve paylaşımlar OMDER’in yıllar boyunca titizlikle araştırdığı obezite, kilolu olma hali ve kilo psikolojisi konularında yürüttüğü çalışmalar, elde ettiği veriler ve arşivlerden ulaştığı sonuçlardır. 

Yani uyarılarımız size, yarışmanıza ya da kuruluşunuza yönelik bir tutum değil sadece gerçeklerin bilinçle ve doğruca yansıtılması amacıyladır.

Obez bireylere ilişkin saydığımız tüm olguların, bir televizyon program formatı ile geçiştirilmesi mümkün değildir!  Program menşesinin Amerikan olması hiçbir ayrıcalık ya da güvenilirlik kaynağı olamaz. Hatta obez Amerikan Halkı’nın malum yapısıyla ilişkilendirilmesi daha gerçekçi bir yaklaşımdır.

Kültürel farklılıkların temelinde daha duygusal bir toplum oluşumuz göz ardı edilmemelidir. Sadece bu özellik bile, program süresinde ve sonrasında yoğun travmalar yaşanacağının işaretçisi olmaya yeterlidir. 

The Biggest Loser Programına karşı olduğumuz  gibi The Biggest Loser TürkiyeYeni Bir Hayat” programına da karşıyız.

Daha önce de belirttiğimiz gibi, OMDER olarak tüm birikim ve bilgi altyapımızla destek sağlamak için yukarıda açıkladığımız ayrıntıların çalışmalarınızda duyarlılıkla ele alınması ve yaklaşımlarınızda özen gösterilmesi durumunda yanınızda olacağımızı bilmenizi isteriz,

Hiç arzu etmemekle birlikte aksi durumda da OMDER olarak Obez ve Morbid obezlerin (hastaların ) bu yöndeki zafiyetlerinin reyting uğruna suiistimaline izin vermeyeceğimizi de bilgilerinize sunmak isteriz.

Obezite konusuna katkı sağlayacak başarılı bir yayın ve çalışma dönemi dileriz. Saygılarımızla.

 

OMDER-OBEZİTE İLE MÜCADELE DERNEĞİ                                                                                                   KURUCU BAŞKANI

HALİL KARGULU

Psikolog  / Üstün Performans Uzmanı

SEMİR BERBER 

http://vucudunsifresi.com

http://omder.org.tr

 

 

 

YENİ BİR HAYAT STAR TV HAKKINDA İNANILMAZ İDDİA

OMDER- diyor ki;-Herkes kaybedecek!,  Asla Kaybetmeye Değmez!

   The Biggest Loser Türkiye / KAYBETMEYE DEĞER!

Obez ve morbid obezlerin, formatı kapsamında yarışma şeklinde ve içerisinde kazanan veya kaybedenlerin olacağı, Amerika Menşei, Türkçeleştirilmiş hali Kaybetmeğe Değer’ olarak yayına gireceği açıklanan TV programı, kendine bir de slogan belirlemiş:

‘Bu Yarışmada Kimse Kaybetmeyecek!’

Bu şekilde damardan girmek, kimsenin haddine değildir! Bilinçsizlikle değil, Yalanla…

Para’nın göründüğü yerde, insanın imanı genleşiyor! Ama “bu kadarı fazla” değil mi? diye düşünüyoruz. Yapımcıların, gerçeklerden, gerçek hayatta yaşananlardan haberleri yoktu! Oysa onlara tümü bilimsel ve yaşanmış verilere dayalı gerçekleri anlatmaya çalıştık

Hatta bu güne kadar, hiçbir şeyden haberdar olmasalar ne yazar, artık gerçekleri biliyorlar!        Para kaç insanı feda etmeye değer? Bazılarımızın hayata gözlerini açarken, genlerinden para hırsı mı fışkırıyordu?

Yayımcı kuruluş, reyting ile yatıp, reyting ile kalkıyor, ‘ne kadar kan, o kadar şehvet’!      Sizlerde hiç Allah korkusu yok mudur? İnsanı temel alan, çağdaş, medeni ve sosyal sorumluluk hisleriniz hiç mi işlenmedi? Toplumun hissiyatına neden bu kadar uzak kalıp, sırf kendinize bu denli yakın kalabiliyorsunuz!

Duygusal olgunluk nasıl bir davranış biçimini gerektirir bilir misiniz?

Türkiye Halkı’nın 53 milyonuna yakın insanı bu programdan medet umarken, duygusal dışa yansıtılamayan o kadar acılar varken; hiç mi yüreğiniz acımaz, hiç mi insan olabilme erdemi sizi cezp etmez?

2010 yılı ortalarında, ‘Biggest Loser-Amerika’ da yarışmayı kazanan son kişi de dahil, bir çok katılımcı, programın tehlikeli olduğu üzerine, konuşma yasağına karşın, görüş belirtmişler!

 

Geçen sezonun Birincisi  Ryan Benson  “10 haftada verdiği 55 kg.’nun 14 kilosunu yarışma bitiminden sadece 5 gün sonra geri aldığını ve kısa süre içinde verdiği kilolarının 40’ını geri aldığını ve yarışmanın hemen sonrası depresyona girerek eski ‘yemek yeme’ alışkanlığına fazlası ile sarılarak, duygusal sarsıntılar yaşadığını” belirtmiş ve kendisine saygısını kaybetmiştir.

Bu yarışmanın HERŞEYE DEĞER değil, HiÇBiR ŞEYE DEĞMEYECEĞiNi hatta çok daha fazlasını kaybettirdiğini açıklamıştır. Yarışma sonrası hayatı mahvolmuştur.

Tıpkı başka bir sezon kazananı bayan yarışmacı Kai gibi…

 

Kai Hibbard yarışma sürecinde 53 kg. zayıflarken, kilolarını verdiği süreden 3 kat daha hızlı şekilde,  31 kiloyu çoktan aldığını beyan etmiştir…

Ayrıca; yarışmada elenen ve tüm umudunu kaybederek intihara sürüklenenleri kimse tasvir edememekte ve ön planda tutmamaktadır… Asıl tehlike ‘kazananların geri alacağı’ aşikar kilolarda değil, kaybedenlerin (elenenlerin) yaşayacağı, ruhsal, psikolojik ve fizyolojik travmalardır.

İstisnasız tüm yarışmacılar; Yarışmalar sonrasında, kişilik olarak zayıf, zihinsel karışık veya psikolojik kaynaklı yeme bozuklukları ve benzeri sıkıntılar yaşamışlardır. Bu durum kolay geçecek gibi de değildir… Hatta olumsuz sonuçlar kişisel göreceli donanımlara göre kıyaslandığında, etkileri hiç geçmeyecek!

Bu yarışmada hiç kimse Kaybetmeyecek’ sloganı programın bizzat yapımcıları tarafından,  Bu yarışmada Kazanan kimse olmayacak şeklinde derhal değiştirilip, bir özür metni ile kendilerine aktardığımız gerçekleri anlatan yaklaşım olgunluğunu gösterebilmeliler.

Bu şekilde davranarak, yapımcılar belki bu gün itibariyle vicdanlarındaki yükü yok edemeseler de, azaltabilme şansına hala yayın öncesinde, yayına kısa bir süre kalsa da hala sahipler!

Görevi yapımcılık olan kimseler, toplumsal gelişime, medeni yaşama katkı sağlayabilme hedeflerini benimsemelidirler, maddi hırslar ve ellerine geçirebildikleri araçlarla yaptırım veya güç elde etme zayıflığından kendilerini uzak tutmalılar. ‘Duygusal olgun’ olarak davranabilmeliler!                                                                                                         

 Keza yayımcı kuruluşlar da; toplumun sağlıklı gelişimine destek verebilecek çok hassas bir misyon üstlenmeli, toplumun üçte ikisini aşan çok yüksek bir oranda ki nüfusu direkt ilgilendiren bir konuda, kendi inisiyatifleriyle kolay olanı değil, en doğru yolu seçme erdemini göstermekte ikilem yaşamamalılar.

Bu yolda varlığını, yüreğini ortaya koyarak, büyük çabalarla gerçeklere ulaşmış, keşifler yaparak uluslar arası öncülük üstlenen insanlara, kendi sorumlulukları, misyonları ve vizyonları  çerçevesinde destek vermek şerefini kendilerine nail görmelidirler. Bizim konuya bakışımız bu yöndedir.

Evet, ana başlıkta vurgulandığı gibi gerçekten kaybetmeye değer’… Obez ve morbid obezlerin zaten anlaşılamayan ve aşağılanan ama hep direnen, tüketilmeye açık umutlarına son darbeyi vurmayı da ‘siz’ üstlenin…  ‘Kaybedecekleri ne kalmış ki zaten’ deyin, içlerinde insan olma filizi şeklinde hapsolmuş, ezilmeye açık bu nadide değeri de hedef alın, varsa geri kalan şeyleri de…

Bu program içinde yer alan herkes ‘KAYBEDECEK’tir!  Kazanan kimse olmayacaktır.        Bu anlamda “KAYBETMEYE DEĞER Mİ?” Bir kez daha düşünmelidir.

Saygılarımızla.

OMDER-OBEZİTE İLE MÜCADELE DERNEĞİ                                                                                                   KURUCU BAŞKANI

HALİL KARGULU

Psikolog – Tıbbı Antrenman  ve Üstün Performans Uzmanı

SEMİR BERBER

http://vucudunsifresi.com

http://omder.org.tr

 Bu yazı The Biggest Loser Türkiye, diğer adı Yeni Bir Hayat olan  programa uyarı niteliğindedir. Yarın sizi hayallerinize kavuşturup, öbürgün yüzüstü bırakarak ölümcül travmalara yol açabilecek böyle zarralı bir programın reklamlarına itibar etmeyiniz. Bırakın da geleceğiniz medyanın değil sizin elinizde olsun.